Çin’in kripto paralara bakışı uzun yıllar boyunca netti: sert yasaklar, sıkı denetimler ve yabancı platformlara kapalı kapılar. 2021’de getirilen kapsamlı yasaklarla birlikte, madencilikten borsalara kadar pek çok faaliyet tamamen durduruldu. Dünya bu hamleyi, Pekin’in finansal sistem üzerindeki sıkı kontrolünü bırakmaya hiç niyeti olmadığı şeklinde yorumladı. “Çin kriptoya kapıyı kapattı” klişesi, neredeyse herkesin ortak yargısı haline geldi. Ancak 2025 yazında gelen haberler bu algıyı yerle bir etti. Çünkü Pekin yönetimi, yuan destekli bir stablecoin çıkarmayı ciddi şekilde tartışmaya başladı.
Bu durum yalnızca teknik bir girişim değil, Çin’in küresel finans sahnesinde oynayacağı rolü yeniden tanımlayan stratejik bir dönüşüm olarak okunmalı. Bir yandan iç kamuoyuna, “finansal inovasyonu tamamen dışlamıyoruz” mesajı veriliyor. Diğer yandan ise dünya finans sisteminin hâkim unsuru olan dolara karşı, yuan için yeni bir oyun alanı açılıyor. Kısacası mesele sadece kripto değil, jeopolitik.
Stablecoin fikrini biraz açalım. Bugün piyasadaki en büyük stablecoin’lerin neredeyse tamamı dolara sabitli. USDT (Tether) ve USDC (Circle) başta olmak üzere, milyarlarca dolar günlük işlem hacmi bu paraların üzerinde dönüyor. Bunun anlamı şu: insanlar kripto dünyasında işlem yaparken bile, güveni dolarda arıyor. Oysa Çin’in hedefi, bu güven çıpasını yuan’a kaydırmak. Yuan destekli bir stablecoin, Çin’in uzun vadeli “parasal bağımsızlık” vizyonunun en kritik araçlarından biri olabilir.
Bu noktada önemli bir ayrımı netleştirmek gerekiyor: Çin zaten kendi merkez bankası dijital parasını (CBDC) piyasaya sürdü. Dijital yuan, yani e-CNY, 2020’den beri çeşitli şehirlerde test ediliyor. Ancak e-CNY tamamen devletin kontrolünde, kapalı devre bir sistem. Stablecoin modeli ise daha farklı. Token tabanlı, uluslararası erişime açık ve daha esnek bir yapıya sahip. Pekin yönetiminin bu iki projeyi birbiriyle çelişen değil, birbirini tamamlayan araçlar olarak gördüğünü söylemek yanlış olmaz. Dijital yuan iç piyasada para politikası aracı olarak işlerken, yuan stablecoin küresel ticarette dolaşan bir “dijital ihracat” aracı olabilir.
Bu girişim, Hong Kong üzerinden yürütülen düzenlemelerle birlikte anlam kazanıyor. 2025 başında Hong Kong para otoritesi, stablecoin ihraççıları için lisans mekanizmasını yürürlüğe koydu. Aslında Hong Kong, Çin’in finansal laboratuvarı işlevi görüyor. Ana karada sert yasaklar sürerken, Hong Kong’da stablecoin regülasyonu oluşturmak, Pekin’in olası bir yuan stablecoin’inin test ortamını hazırladığına işaret ediyor. Tıpkı yıllar önce Şanghay’ın serbest ticaret bölgesi olarak ekonomik reformların provasını yapması gibi, Hong Kong da bugün dijital finansın pilot alanı.
Piyasa bu haberleri fazlasıyla olumlu karşıladı. Şanghay Borsası’nda fintech şirketlerinin hisseleri rekor seviyelere ulaştı, özellikle stablecoin altyapısında yer alabilecek firmaların değerleri birkaç gün içinde çift haneli artışlar gösterdi. Bu yalnızca yatırımcıların kısa vadeli heyecanı değil, Çin’in atacağı bu adımın orta vadede ciddi bir ekonomik büyüme potansiyeli sunduğuna dair bir işaret.
Fakat asıl önemli olan, bu hamlenin küresel dengeler üzerindeki etkisi. Bugün stablecoin piyasası doların neredeyse mutlak hakimiyetinde. Bunun nedenini anlamak zor değil: ABD doları hâlihazırda dünya rezerv parası ve insanlar güvenli limanı zaten orada buluyor. Çin’in yuan stablecoin’i ise bu tabloya doğrudan bir meydan okuma niteliğinde. Çünkü stablecoin kullanıcıları yalnızca kripto meraklıları değil; sınır ötesi ticaret yapan şirketler, yatırım fonları, hatta bazı devletler de artık bu araçları ödeme ve rezerv aracı olarak değerlendiriyor. Eğer yuan destekli bir stablecoin ortaya çıkarsa, Çin’in ticaret ortakları dolar yerine yuan tabanlı dijital ödemelere yönlendirilebilir.
Burada RealDID gibi Çin’in geliştirdiği dijital kimlik altyapıları da devreye giriyor. Devlet, stablecoin ekosistemini tamamen gözetimsiz bırakmayı düşünmüyor. Aksine, blockchain tabanlı ama kullanıcı kimliğini her aşamada doğrulayabilen hibrit sistemler planlıyor. Bu, Batı’daki kripto anlayışından oldukça farklı. ABD veya Avrupa’da regülasyon daha çok finansal güvenlik ve tüketici koruması çerçevesinde yürütülürken, Çin’in yaklaşımı aynı zamanda siyasi kontrolü de garanti altına almayı hedefliyor. Bir yandan şeffaflık artıyor, diğer yandan devlet kontrolü teknolojiyle entegre oluyor.
Peki bu adımın riskleri neler? Öncelikle, küresel finans sisteminde dolar hâlâ en güçlü silah. ABD’nin uyguladığı yaptırımların etkinliği, doların ödeme sistemlerindeki hakimiyetinden kaynaklanıyor. Çin, yuan stablecoin ile bu hakimiyeti kırmayı hedeflerken, aynı zamanda Batı’dan gelecek politik ve ekonomik tepkileri de göze almak zorunda. İkinci risk, piyasanın güven kazanması. İnsanlar yıllardır dolara sabitlenmiş stablecoin’lere alıştı. Şimdi “neden yuan?” sorusuna ikna edici bir cevap verilmezse, stablecoin uluslararası alanda beklenen ilgiyi görmeyebilir.
Ama Çin’in uzun vadeli stratejisinde, bu riskler göze alınabilecek türden. Kuşak-Yol projesiyle Asya, Afrika ve Avrupa’da altyapı yatırımlarını üstlenen Pekin, bu bölgelerdeki ticaretin finansmanını da yuan üzerinden gerçekleştirmeyi istiyor. Eğer bu ticaret yuan stablecoin ile yapılırsa, ABD dolarının küresel gücü ilk kez ciddi bir şekilde sınanabilir.
Bugün baktığımızda, Çin’in stablecoin planı yalnızca bir finansal araç geliştirme girişimi değil, aynı zamanda dijital çağın büyük para rekabetinde yeni bir cephe açma hamlesidir. 20. yüzyılda doların yükselişi nasıl Bretton Woods düzeniyle şekillendiyse, 21. yüzyılda hangi dijital paraların küresel dolaşıma hakim olacağı da yeni bir finansal düzenin temelini atacak. Ve Çin bu masada artık seyirci kalmak istemiyor.
Son tahlilde, yuan destekli stablecoin planı “gecikmiş ama kritik” bir hamle. Çin, yıllar önce kriptoyu tamamen dışlayarak aslında kendi ayağına kurşun sıkmıştı. Ama şimdi yön değiştiriyor. Geç kaldı mı? Belki. Fakat küresel stablecoin yarışında hâlâ şansı var. Çünkü oyunun kuralı değişiyor: mesele artık yalnızca teknolojik üstünlük değil, aynı zamanda siyasi güç ve uluslararası ittifaklar. Çin, yuan stablecoin ile bu oyuna hem teknolojik hem politik bir kartla giriyor.
Peki siz ne düşünüyorsunuz? Dünya, dolardan sonra yeni bir “dijital rezerv para”ya hazır mı? Ve eğer hazırsa, bu paranın adı yuan olabilir mi?