Web2’den Web3’e geçiş, internetin merkeziyetsizleşmesi ve kullanıcıların verileri üzerindeki kontrolünü artırması anlamına geliyor.
Web2 halihazırda mevcut internet nesline hitap ederken, Web3 için Semantik Web (Anlamsal Ağ) tanımını yapabiliriz. Bu kavramları, nasıl farklı olduklarını ve önümüzdeki yıllarda kısa ve uzun vadede hangisinin varlığını sürdüreceğini elimizdeki veriler ile karşılaştırmalı inceleyelim.
İnternet (Wide World Web) statik metinler ve görseller içeren Web1’in ilk günlerinden mevcut sürüm olan Web2’ye kadar ilerleyişi bir hayli hızlı oldu. (1989-2005) Bu hız şu anda, verinin dağıtılmış mülkiyet ve kontrol ile merkezi olmayan platformlar arasında kolayca hareket edeceği Web3 içinde geçerli Web3 çağına güçlü bir şekilde giriyoruz.
Peki, Web3’te neler var? Web2’den farkı nedir? Bu iki kavram, farklılıkları ve olası uygulamaları hakkında merak ettikleriniz için sayfada kalmaya okumaya devam edin.
Web2 nedir?
Web2, 1989’da kurulan orijinal Web1’in halefidir. Kullanıcıların web tabanlı bir arayüz aracılığıyla web siteleri ve uygulamalarla etkileşim kurmasını sağlar. Sosyal medya kullanımı, çevrimiçi bankacılık, e-ticaret siteleri ve daha fazlası gibi faaliyetlere olanak tanıyan web tabanlı bir platformdur. Sohbet odaları, forumlar, bloglar, multimedya içerik paylaşım platformları (YouTube gibi) ve diğer işbirliği araçları gibi etkileşimli özellikler sağlayarak kullanıcı deneyimine odaklanır. Web2, insanların verileri hızlı bir şekilde iletmesi ve yayması için bir yol sağlar. Modern iletişimin bel kemiği diyebiliriz. Ancak geliştirilebilir bir çok yanının olduğunu da sallanan koltuğundan anlayabiliriz.
Web3 nedir?
Web3, kullanıcıların verilerle etkileşim kurma biçiminde devrim yaratmak için blok zinciri teknolojisinden ve dağıtılmış bilgi işlemden yararlanan internetin yükseltilmiş bir sürümüdür. Web2’ye kıyasla gelişmiş güvenlik, gizlilik, birlikte çalışabilirlik ve kullanıcı deneyimi vadediyor. Web3, herhangi bir merkezi kontrol veya kullanıcı verilerine erişim olmadan kullanıcılar arasında P2P etkileşimlerini mümkün kılan merkezi olmayan bir mimaridir.
Hiçbir merkezi gücün yargı yetkisi veya sistemin bilgilerine erişimi yoktur ve hiçbir birey sorumlu olamaz.
Web3, verilerle etkileşim şeklimizde devrim yapmayı ve kullanıcılar için yeni fırsatlar oluşturmayı vadeden gelişmekte olan bir teknolojidir. Web3 ile öncüsü Web2 arasındaki karşıtlığı anlamak çok önemlidir.
Web3, temel olarak Web2’nin bazı kritik eksikliklerini ve sorunlarını gidermek amacıyla ortaya çıktı. Web2 elbette internetin gelişimi için devrim niteliğinde bir adımdı, ancak bazı önemli sorunları vardı:
Web2’nin sınırlamaları ve sorunları
- Merkeziyetçilik: Web2’de İnternet, Google, Facebook, Amazon gibi büyük teknoloji şirketlerinin kontrolü altında. Kullanıcılar bu platformlara bağımlı hale geldi, veri kontrolü bu şirketlerde toplandı.
- Gizlilik ve veri güvenliği: Kullanıcı verileri büyük şirketler tarafından toplanıyor ve satılıyor. Veri sızıntıları, izinsiz veri kullanımı gibi güvenlik açıkları büyük bir endişe kaynağı.
- Sansür ve kontrol: Hükümetler ve büyük şirketler, içerikleri sansürleyebiliyor ya da belirli kullanıcıları engelleyebiliyor. Merkezi yapılar, bilgiyi yönlendirme ve kontrol etme gücüne sahip.
- Aracılar ve komisyonlar: Finans, sanat, oyun gibi sektörlerde aracılar büyük komisyonlar alıyor. İçerik üreticileri Örneğin YouTuber’lar, müzisyenler kazançlarının büyük bir kısmını platformlara bırakmak zorunda bırakılıyor.
- Dijital sahiplik eksikliği: Web2’de kullanıcılar içerik üretiyor ama bu içeriklerin mülkiyeti genellikle platformlara ait. Örneğin, YouTube kanalınız veya Instagram hesabınız platform tarafından kapatılabilir ve içeriklerinize erişiminiz tamamen kesilebilir.
Web3 neden çıktı? Çözmek istediği problemler neler?
- Merkeziyetsizlik: Web3, blockchain sayesinde merkezi yapılara ihtiyaç duymadan çalışıyor. Veriler tek bir şirketin elinde değil, bir dizi alt ağlarda güvenli bir şekilde saklanıyor.
- Daha güçlü veri gizliliği ve güvenlik: Kullanıcılar kendi verilerinin sahibi oluyor. Merkezi sunucular yerine blok zincir ile veri saklandığından, güvenlik açıkları ve sızıntılar azalıyor.
- Sansüre dirençli yapı: İçeriklerin tek bir otorite tarafından sansürlenmesi zorlaşıyor. Merkezi olmayan sosyal medya platformları veya bilgi paylaşım ağları daha özgür bir internet sunuyor.
- Doğrudan ekonomik model: Aracılar ortadan kalktığı için içerik üreticileri ve sanatçılar, doğrudan takipçilerinden/tüketicilerden gelir elde edebiliyor. Örneğin, sanatçılar NFT’ler aracılığıyla doğrudan hayranlarına eserlerini satabiliyor.
- Dijital sahiplik ve kimlik: Kullanıcılar kendi kimliklerini ve içeriklerini gerçekten sahiplenebiliyor. Örneğin, Web3 cüzdanları (Metamask gibi) sayesinde dijital kimlik ve varlıklar kişisel olarak saklayabiliyor.
Yukarıdaki karşılaştırmalardan da anlaşılacağı gibi Web2’nin kullanıcıların özgürlüklerine ve güvenliklerine yönelik baskıcı kısıtlamalarını doğru analiz ederek bu yönde daha özgür bir platform kuran Web3’ün kullanıcılar tarafından güçlü bir alternatif oluşuna şahit oluyoruz.
Sadece kullanıcı bazlı değerlendirme yapmak eksik kalacaktır. Web2’den Web3’e geçiş süreci halen devam ediyor ve büyük teknoloji şirketleri de bu dönüşüme uyum sağlamaya çalışıyor. Özellikle DeFi (merkeziyetsiz finans), NFT’ler ve metaverse projeleri bu geçişin öncülerinden.
Web3 teknolojileri, internetin merkeziyetsizleşmesi ve kullanıcıların verileri üzerindeki kontrolünü artırmasıyla birçok şirketin de dikkatini çekiyor. Hem yeni girişimler hem de köklü şirketler, Web3’e uyum sağlamak için çeşitli adımlar atıyor.
Yeni Nesil Web3 Şirketlerden REPUBLIK: Singapur merkezli bu SocialFi platformu, içerik oluşturucuların topluluklarını güçlendirmek ve sosyal etkileşimleri teşvik etmek için blok zincir ve akıllı sözleşmelerden yararlanıyor. Kullanıcı dostu arayüzüyle Web2 ve Web3 arasındaki boşluğu doldurmayı hedefliyor. Yine ALİEN WORLDS: Dünyanın en çok oynanan blok zincir tabanlı metaverse oyunlarından biri olan Alien Worlds, oyuncuları yıldızlararası görevlere katılmaya, kripto tokeni (Trilium) madenciliği yapmaya ve NFT’ler toplamaya teşvik ediyor.
Geleneksel Şirketlerin Web3 Adaptasyonlarına da şahit oluyoruz META: Eski adıyla Facebook Şirket, Metaverse’e olan ilgisini göstererek adını Meta olarak değiştirdi ve bu alanda lider olmayı hedefliyor. TWİTTER, INSTAGRAM ve REDDİT: Bu sosyal medya platformları, NFT entegrasyonları gibi Web3 unsurlarını platformlarına dahil ederek kullanıcı deneyimini zenginleştiriyor.
Yine Ülkemizde; UNIPOLY GAMES: Türk oyun geliştirme şirketi yerli oyun stüdyolarında geliştirdiği oyunları blokzinciri altyapısıyla Web3 ortamına taşıyor. Şirket, Unipoly Coin adını verdiği token ile oyunculara kendi karakterlerini NFT’ye çevirme ve pazaryerlerinde satma olanağı sunuyor.
Bu örnekler, Web3 teknolojilerinin farklı sektörlerde nasıl benimsendiğini ve şirketlerin bu yeni ekosisteme uyum sağlamak için attıkları adımları gösteriyor.
Web3 geçici bir heves mi ? Balon gibi söner mi?
İnternette çok fazla karşılaştığım ve açılan başlıklara çokça şahit olduğum için bende yazımda söz etmek istiyorum.
Bazı insanlar Web3’ü geçmişteki dot-com balonuna benzetiyor. 2000’lerin başında internet şirketleri büyük yatırımlar aldı, ancak çoğu iş modeli sürdürülebilir olmadığı için çöktü. Herkes bunu referans alarak bu soruyu soruyor belki ama kaçırdıkları bir şey var. O süreçte internet yok olmadı aksine, güçlü ve sürdürülebilir olan projeler (Amazon, Google gibi) ayakta kaldı ve bugünkü interneti şekillenmesinde güçlü bir rol oynadı.
Benzer şekilde, Web3’te de şu an spekülatif ve kısa vadeli projeler çok fazla. NFT balonu, kripto dolandırıcılıkları ve merkeziyetsiz finans (DeFi) projelerindeki aksaklıklar bunun örnekleri. Ancak tüm bu spekülasyona rağmen Web3’ün getirdiği bazı temel yenilikler kalıcı olabilir.
Web2 ile birleşerek, internetin yeni bir evrimi haline gelebilir. Burada hangi projelerin gerçekten işe yaradığı ve kullanıcı dostu hale geldiği belirleyici olacak. Tıpkı dot-com döneminde olduğu gibi, büyük bir temizlik yaşanabilir ve sadece gerçekten işe yarayan projeler ayakta kalabilir.
Web3’ün en hızlı benimsenebileceği alanları incelediğimizde hem mevcut Web2 sorunlarını çözen hem de kullanıcılar için doğrudan değer yaratan sektörler olacaktır. Şu an en büyük potansiyele sahip alanlar:
- Finans ve ödemeler (DeFi & kripto paralar) Geleneksel bankacılığa erişimi olmayan milyonlarca insan için bankasız finansal hizmetleri çok fazla kullanılıyor. Akıllı kontratlar sayesinde bankalara gerek kalmadan kredi, tasarruf ve yatırımlar yapılabiliyor. Uluslararası ödemelerde hız ve maliyet avantajı , sınır ötesi para transferleri saniyeler içinde ve düşük ücretle yapılabiliyor olması bu potansiyeli çok güçlü kılıyor.
- USDT (Tether), USDC gibi stabil kripto paralar, dolar bazlı ödemeleri kolaylaştırıyor.
- Visa ve Mastercard, Web3 ile entegre ödeme sistemleri geliştirmeye başladı.
- Bitcoin ve Ethereum ile ödeme kabul eden şirketler her geçen gün (Tesla, Shopify, Starbucks gibi) artıyor.
- Oyun ve metaverse (NFT & Play-to-Earn Oyunlar) Oyun endüstrisi halihazırda dijital varlıklara aşina ve Web3 bu varlıkları oyuncuların sahip olmasını sağlıyor. Play-to-Earn (Oyna-Kazan) modelleri, oyuncuların zamanlarını ve becerilerini gerçek para kazanmak için kullanmalarına olanak tanıyor. Metaverse projeleri, sanal dünyalarda arazi sahipliği, dijital ekonomi ve ticaret fırsatları sunuyor.
- Axie Infinity, The Sandbox, Decentraland gibi oyunlar, NFT ve kripto ekonomisini kullanıyor.
- Epic Games ve Ubisoft gibi büyük şirketler, NFT ve blockchain entegrasyonu üzerinde çalışıyor.
- Dijital kimlik ve veri sahipliği (Decentralized Identity – DID) Web2’de kullanıcı verileri büyük teknoloji şirketlerinin elinde; Web3, kullanıcıların kendi verilerini kontrol etmesini sağlıyor. Merkeziyetsiz kimlik sistemleri ile pasaport, ehliyet, sağlık verileri gibi kişisel belgeler güvenli bir şekilde saklanabiliyor. Siber güvenlik açısından şifre hırsızlıklarını ve kimlik dolandırıcılığına fırsat vermiyor.
- Microsoft’un ION projesi merkeziyetsiz kimlikler üzerine yoğun çalışmalar yapıyor.
- Estonya gibi bazı ülkeler, blockchain tabanlı kimlik sistemleri denemelerine ciddi yatırımlar yapıyor.
- Google ve Apple gibi şirketler, Web3 tabanlı kimlik yönetim sistemlerini geliştiren Ar-Ge çalışmaları yapıyor.
- İçerik üretimi ve sosyal medya (NFT, DAO, Web3 Sosyal Platformları) İçerik üreticileri (YouTuber’lar, sanatçılar, yazarlar) Web2’de reklam gelirlerinin büyük kısmını platformlara bırakıyor. Web3 ise bu kitlenin doğrudan hayranlarından gelir elde etmelerini sağlıyor. DAO’lar (Merkeziyetsiz Otonom Organizasyonlar) sayesinde topluluklar merkezi yönetime ihtiyaç duymadan kendi platformlarını yönetebiliyor.
- Lens Protocol ve Farcaster, Web3 tabanlı sosyal medya platformları geliştiriyor.
- Twitter ve Instagram, NFT profil resimleri gibi Web3 özelliklerini entegre etmeye başladı.
- YouTube ve Spotify, içerik üreticileri için NFT tabanlı gelir modelleri üzerinde çalışıyor.
Sonuç olarak; Web3, için geçici bir heves veya bir balon değil yeni bir çağ diyebiliriz. Artırılmış güvenlik ve gizlilik özellikleri, geliştirilmiş veri depolama çözümleri, daha fazla birlikte çalışabilirlik yetenekleri ve gelişmiş kullanıcı deneyimleri ile web3’ün neden giderek daha popüler hale geldiğini anlamak kolaydır.
Güvenlik ve Gizlilik, günümüzün dijital çağında öncelikler arasındadır. Web3, bilgisayar korsanlarının gizli verilere veya finansal işlemlere erişmesini engellemek için gelişmiş şifreleme protokolleri kullanıyor. Buda kullanıcılara kötü niyetli müdahale veya veri ihlali endişesi olmadan operasyonlarını yürütebilecekleri güvenli bir ortam sağlıyor.
Ek olarak, web3, kullanıcıların hassas bilgileri herhangi bir üçüncü taraf kuruluş tarafından değiştirilemeyen değişmez bir defterde saklamalarını sağlayan blok zinciri teknolojisi gibi merkezi olmayan sistemleri kullanarak kendi verileri üzerinde tam kontrole sahip olmaları cazibesini sunuyor.
Veri Depolama Çözümleri, Web2 platformlarında kullanılan, her iki tarafın da güvenini gerektiren ve merkezi yapıları nedeniyle dış tehditlere karşı savunmasız olan bulut bilişim hizmetleri gibi geleneksel yöntemlere kıyasla Web3 aracılığıyla büyük ölçüde iyileştirilmiştir.
Öte yandan Web3, doğrulama için üçüncü bir tarafa veya merkezi otoriteye ihtiyaç duymadan iki varlık arasında eşler arası etkileşimler sağlayan blok zinciri teknolojisi gibi dağıtılmış defter teknolojilerinden yararlanır
Bu, kullanıcılara, istenirse yalnızca kendilerinin erişebileceği değişmez bir kayıt tutma sisteminde verilerini özel olarak depolamanın inanılmaz derecede güvenli bir yolunu sunar.