Donald Trump, 20 Ocak’ta ikinci kez başkanlık koltuğuna oturduğunda siyasi ajandasının yalnızca klasik muhafazakâr ilkelerden ibaret olmayacağı belliydi. Buna rağmen yine de kripto para piyasasına bu kadar hızlı ve doğrudan müdahil olacağını kimse öngöremezdi. Kripto piyasasını yıllardır yakından izleyen birçok kişi bu kadar doğrudan, bu kadar agresif bir başlangıcı tahmin etmiyordu.
Bu yazıda, Trump’ın ikinci döneminin ilk 100 gününü kripto perspektifinden bulacaksınız. Hem olanları özetleyip hem de kendi analizimi, endişelerimi ve beklentilerimi paylaşacağım. İyi okumalar dilerim.
20 Ocak: WLFI lansmanı ve göreve başlarken verilen sinyal
Yemin töreninin hemen ardından Trump ailesine ait WLFI adlı şirketin ikinci memecoin satışı başladı. Göreve başlar başlamaz kendi ailesine ait bir şirketin token satışı yapması bana göre yalnızca bir “zamanlama” meselesi değil, doğrudan bir mesajdı: “Bu dönem başka bir oyun kuruyorum.”
WLFI henüz borsalarda işlem görmüyor, transfer bile edilemiyor olmasına rağmen yoğun ilgi gördü. Kişisel fikrim, bu durumun politikadan çok finansal bir strateji olduğu yönünde. Trump için memecoinler, kampanya finansmanı değil, yeni nesil siyasi sermaye yaratma aracı.
21 Ocak: Kripto dostu atamalar ve Stargate AI
Trump’ın SEC ve CFTC gibi kilit kurumlara yaptığı atamalar, kripto dünyasında adeta bir bayram havası yarattı. Paul Atkins ve Brian Quintenz gibi isimler zaten geçmişte düzenlemelere mesafeli tutumlarıyla biliniyor. Bu atamalar, regülasyonlara karşı savaşan değil, onları kendi lehine şekillendirmek isteyen bir yaklaşımın göstergesi. Aynı gün açıklanan Stargate AI projesi ise beni asıl düşündüren detaydı. OpenAI, Oracle ve SoftBank iş birliğiyle kurulan bu 500 milyar dolarlık proje, yapay zekâ altyapısını ABD merkezli hale getirmeyi hedefliyor. Kripto ile AI’ın bu kadar iç içe geçtiği bir dönemde, Stargate yalnızca teknoloji değil, jeopolitik güç anlamına da geliyor.
23 Ocak: CBDC yasağı ve kripto çalışma grubu
Trump, merkez bankası dijital paralarını (CBDC) yasaklayan kararnameyi imzaladı. Kimi bu kararı özgürlükçü buldu, kimi ise popülist. Bana kalırsa bu karar, hem bireysel mahremiyeti savunan hem de stablecoin piyasasına müdahale etmenin önünü açan bir hamle. Aynı gün kurulan kripto çalışma grubu ise bana kalırsa daha önemli çünkü artık sektör, Beyaz Saray ile doğrudan konuşabilecek. Burası bir nevi “lobicilik masası” gibi çalışacak. Doğru isimler yer aldığı sürece, kalıcı ve yapıcı bir regülasyon altyapısı ortaya çıkabilir ama özel çıkarları olanlar ağırlık kazanırsa her şey tersine dönebilir.
1 Şubat: Gümrük tarifeleri ve kriptoya yansımaları
Trump Meksika, Kanada ve Çin’e yönelik tarifeleri geri getirdiğinde, piyasalar anında tepki verdi. Nasdaq adeta çökerken, Bitcoin yükseldi. Bu senaryoyu daha önce de yaşadık. Geleneksel piyasa sarsıldığında kriptoya “kaçış” oluyor ancak bu kez farklı bir denklem vardı: Çin’den gelen madencilik ekipmanlarının fiyatı arttı, enerji tedarik zinciri gerildi. Kısacası, BTC fiyatı yükseldi ama üretim maliyeti de yükseldi. Kriptonun altın gibi “sığınak” olup olmayacağı sorusu yine gündeme geldi.
18 Şubat: Bankman-Fried’ın açıklaması
Sam Bankman-Fried, Cumhuriyetçilere daha yakın olduğunu ve Trump’tan af beklediğini söyledi. Bu da bana kripto piyasasında suistimallerin yalnızca teknik değil, etik sorunlarda da olduğunu hatırlattı. Bankman-Fried’ın bu çıkışı, kişisel bir çağrıdan daha fazlası ve, Trump’ın nasıl bir “merhamet politikası” izleyeceğini test etme girişimi.
7 Mart: Bitcoin Rezervi ve Beyaz Saray Zirvesi
Trump, ABD’nin el koyduğu kripto varlıklarla bir “Stratejik Bitcoin Rezervi” oluşturulacağını duyurdu. Devlet eliyle BTC biriktirmek, bir diğer deyişle “ekonomik savaş stoğu” hazırlığı gibi bir şey. Altının yerini alacak dijital bir güvence. Aynı gün yapılan Kripto Zirvesi ise beklendiği kadar somut kararlar getirmedi. Coinbase CEO’su, MicroStrategy Kurucusu gibi birçok önde gelen isim ile yapılan bu toplantı daha çok vitrin gibiydi. Yine de Biden dönemindeki bürokratik uzaklığın yerini doğrudan temasın alması uzun vadede etkili olabilir. Yeter ki bu temas yalnızca dost şirketlere değil, tüm sektöre açık olsun.
25 Mart: USD1 stablecoin
WLFI’nin çıkardığı USD1 stablecoin, Ethereum ve BNB Chain üzerinde piyasaya sürüldü. 1:1 dolar teminatlı olacağı söylense de denetlenebilirliği hâlâ muamma. Açıkçası bu noktada içim rahat değil. Devlet başkanının ailesine ait bir şirketin stablecoin çıkarması, regülasyonlara yön verme ve rekabeti bozma potansiyeli taşıyor. İşin kötü yanı şu: Eğer bu model başarılı olursa, başka ülkelerde de benzer “aile-kripto” yapıları ortaya çıkabilir. Yani bu sadece finansal değil, sistemsel bir mesele.
2 Nisan: Yeni gümrük tarifeleri
Trump, bu sefer yalnızca birkaç ülkeye değil, tüm ithalata %10 tarife getirdi. Bu “Kurtuluş Günü” tarifeleri kısa vadede Amerikan şirketlerini koruyabilir ama uzun vadede enflasyonu körükler. Kaldı ki Çin’in de karşılık vermeden durmaması, iki ülkenin birisi pes edene kadar çocukça bir kavga içinde olduğunu gösterdi. Öte yandan içimden bir ses, Trump’ın şu sıralar en büyük amacının faizleri indirmek olduğu yönünde. Donald Trump, FED Başkanı Jerome Powell’ı faizleri indirmeye ikna edebilmek, belki de yasal şekilde ‘zorlamak’ için her şeyi yapabilecek biri.
25 Nisan: 300.000 dolarlık memecoin yemeği
WLFI yatırımcılarına 300.000 dolar bağış karşılığında Trump’la akşam yemeği teklif edilmesi, kelimenin tam anlamıyla “token karşılığı erişim” örneği. Bunu etik sınırları aşan bir uygulama olarak görüyorum. Kripto ile ilgili biri olarak değil, dışarıdan biri olarak baktığımda da bu durum beni rahatsız ediyor. Kriptonun en büyük vaatlerinden biri “eşit erişim” iken, bu tür elitist uygulamalar bu vizyona açıkça zarar veriyor.
Trump ile güzel günler gerçekten gelecek mi?
Trump, kriptoya “özgürlük” söylemiyle yaklaşıyor olsa da attığı adımların çoğunda çıkar çatışması riski var. Kriptoyu sahiplenmesi iyi haber gibi görünüyor olabilir ama bana göre asıl soru şu: Bu sahiplenme, kamusal bir vizyonla mı yoksa özel bir zenginlik planıyla mı yapılıyor? 100 gün sonunda gördüğüm tablo net. Kripto, artık Beyaz Saray’da. Bu her yatırımcı için iyi haber mi? Henüz değil.