Ekonomi profesörü ve yazar Prof. Dr. Emre Alkin, reel faiz hesaplamalarında yapılan temel hataları ve bu hataların ülkeleri nasıl borç sarmalına sürüklediğini değerlendirdi. Alkin, reel faiz nedir, neden önemlidir, nasıl hesaplanmalıdır? sorularına yanıt verirken, yanlış yaklaşımların hem yatırımcı güvenini zedelediğini hem de ekonomik kırılganlığı artırdığını vurguladı.
“Dünyanın her yerinde reel faiz yanlış hesaplanıyor.” diyen Alkin, özellikle nominal faiz ile enflasyon arasındaki farkın doğrudan reel faiz kabul edilmesini “baştan aşağı yanlış” olarak nitelendirdi. Ona göre bu yaklaşım yıllarca düşük seyreden faiz ve enflasyon oranlarının birbirine yakın gitmesiyle oluşan bir yanılsamanın ürünü.
Reel faiz nasıl hesaplanmalı?
Alkin, doğru reel faiz hesabının nominal faizin öngörülen enflasyona oranla düzeltilmesiyle yapılması gerektiğini belirtti. “Nominal faiz ülkedeki enflasyon ve risklerin bileşimiyle oluşan sermayenin fiyatıdır. Bu yüzden Merkez Bankası’nın piyasaya rehberlik eden, duyan bir yapıda olması gerekir.” diyen Alkin, kabaca yapılan ‘nominal eksi enflasyon’ hesabının sadece fikir vermekle sınırlı kalabileceğini ifade etti.
Yatırımcı güveni ve borçlanma dengesi
Röportajda, reel faizin yalnızca yatırımcının tasarruflarını korumak için değil, aynı zamanda bir ülkenin borçlanma kapasitesini değerlendirmek için de önemli olduğu vurgulandı. Alkin, “Reel faiz yeterince cazip değilse yatırımcı o ülkenin borçlanma araçlarına ilgi göstermiyor. Ama yüksek reel faiz de uzun vadede borç yükünü artırabiliyor.” ifadelerini kullandı.
“İyi giden bir dönemde reel faizin düşük, büyümenin yüksek olması hükümetleri ‘faiz dışı fazla vermeye gerek yok’ yanılgısına sürüklüyor.” diyen Alkin, bu tutumun uzun vadede kamu harcamalarının kontrolden çıkmasına ve yüksek borç yüküne neden olabileceğine dikkat çekti. Faiz dışı açığın kronikleşmesinin, ülkeleri yüksek reel faiz teklif etmek zorunda bırakacağını belirtti.
Dolarize ekonomiler ve yatırımcı psikolojisi
Prof. Alkin’e göre özellikle dolarize olmuş ülkelerde yatırımcılar artık resmi enflasyon verilerine değil döviz cinsinden getiriye odaklanıyor. “Yatırımcı ‘bu faizi dolara çevirince ne kadar kalıyor’ sorusuna bakıyor. Enflasyonla değil, kurla ilgileniyor.” dedi. Bu durumun ekonomi yönetimlerini “ince bir buz üstünde ağır yük taşımaya çalışan kaşifler” gibi hassas dengelerle karşı karşıya bıraktığını belirtti.