2025’in ikinci çeyreği dijital varlıklar için yalnızca fiyatların toparlandığı değil, aynı zamanda Bitcoin ile geleneksel piyasalar arasındaki ilişkinin çözülmeye başladığı bir dönem olarak kayda geçti. Özellikle ABD’nin gümrük tarifeleri ile imza attığı belirsizlikler hisse senetlerini sarsarken, Bitcoin çoğu yatırım aracına göre daha iyi direnç gösterdi. Ancak asıl dikkat çeken gelişme, Kaiko’nun KT10 endeksinin Bitcoin’i de geride bırakarak altcoin sezonu için beklentileri güçlendirmesi oldu.
KT10, Bitcoin’i solladı
KT10, piyasa değeri ve likidite kriterleriyle seçilmiş en likit 10 kripto parayı içeren bir endeks. İkinci çeyrekte Bitcoin yaklaşık %24 değer kazanırken, KT10 %17.2'lik bir performans sergiledi. Ancak bu fark, üçüncü çeyrekte hızla açıldı: KT10 son 30 günde %35 yükseldi, Bitcoin’in getirisi ise %12’de kaldı.
XRP’nin yedi yıl sonra ilk kez 3,65 doların üzerine çıkması, Ethereum’un 1 Nisan’dan bu yana %88 yükselmesi ve altcoinlere artan kurumsal talep, bu trendin yalnızca spekülatif değil yapısal olabileceğini düşündürüyor. Özellikle XRP ve SOL gibi varlıklara yönelik spot ve türev piyasalardaki hacimler bu dönüşümün teknik temelini güçlendiriyor.
Endeksin iç yapısında büyük değişim
KT10’un tasarımı tek bir varlığın endekse hakim olmasını engellemek için %30’luk üst sınır getiriyor. İkinci çeyrek itibarıyla BTC ve ETH bu sınırla dengelenmiş durumda. En dikkat çeken değişim ise XRP’nin ağırlığının %21’in üzerine çıkması oldu. Öte yandan memecoin SHIB endeksten çıkarken yerine XLM girdi.
Bu yeni yapı sayesinde endeks, piyasanın gerçek yönünü daha doğru yansıtıyor. BTC’nin ağırlığı %64’ten %30’a düşürülürken, ETH %18’den %30’a çıkarıldı. XRP ise uncapped (sınırsız) senaryoda %9’luk ağırlığa sahip olacaktı, şimdi ise %21’in üzerinde. Bu fark, altcoinlerin daha dengeli temsil edilmesini sağladı.
Düşen volatilite, artan kurumsal güven
Geleneksel piyasalarda getiriyle volatilite arasında negatif bir ilişki vardır. Ancak kriptoda yalnızca üçte birlik bir kesim bu kurala uyuyor. Yani birçok coin tüm piyasa hareketlerinde sakin kalabiliyor. KT10 endeksi ise bu kural dışılığı dengelemeye başladı.
Endeksin 30 günlük gerçekleşen volatilitesi, mart sonunda %80 seviyesindeyken haziran itibarıyla %40’a düştü. Temmuz ortasında ise %50 seviyelerinde sabitlendi. Bu düşüş, aynı dönemde gerçekleşen fiyat artışlarıyla birlikte düşünüldüğünde, risk ayarlı getirilerin yükseldiğini gösteriyor. KT10’un Sharpe oranı ikinci çeyrek sonunda 1.3 iken temmuz ortasında 3’ün üzerine çıktı.
Makro riskler hala sahnede
Olumlu tabloya rağmen piyasanın karşı karşıya olduğu riskler yok değil. ABD-Çin tarifeleriyle ilgili belirsizlik sürerken, faiz indirimine yönelik beklentiler netlik kazanmış değil. FED temmuz toplantısında faizleri sabit bırakırken, iki üyenin bu karara muhalefet etmesi dikkat çekti. Bu durum, Eylül ve Ekim aylarında faiz indirimi olasılığını yeniden gündeme taşıdı. Ancak veriler bu adımı henüz haklı kılacak seviyeye ulaşmadı.
Bu belirsizlikler, piyasa likiditesinin görece zayıf olduğu yaz aylarında volatiliteyi artırabilir. Üstelik ağustos ve eylül ayları, tarihsel olarak da kripto için zayıf dönemler.
ETF dalgası altcoinlere yöneliyor
KT10’un öne çıkması sadece fiyatlarla değil, regülasyonla da destekleniyor. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), BTC ve ETH ETF’lerinde “in-kind” (varlık bazlı) yaratım ve itfa işlemlerine onay verdi. Bu gelişme, kurumsal yatırımcılar için daha verimli işlem yapma imkanı sunuyor.
Ayrıca piyasada şu anda SEC onayı bekleyen 40’tan fazla kripto ETF başvurusu bulunuyor. Bu başvuruların çoğu altcoin odaklı. Yeni token listeleme standartları sayesinde altcoin ETF’lerinin önü açılabilir. Bu da, yatırımcıların portföylerini çeşitlendirmesine ve KT10 gibi endekslerin daha fazla ilgi görmesine neden olabilir.