Japonya’nın devlet tahvili piyasası, 2008 küresel krizinden bu yana en sert likidite daralmasıyla karşı karşıya. 30 yıllık devlet tahvili getirisi yalnızca 45 gün içinde 100 baz puan artarak %3,20’ye ulaştı. 40 yıllık tahvillerde ise %20’den fazla değer kaybı yaşandı ve toplam zararın 500 milyar doları aştığı bildirildi. Analistler, bu gelişmelerin yalnızca Japonya’yı değil küresel finans sistemini de etkileyebilecek bir kırılma riski taşıdığı konusunda uyarıyor.
Krizin temelinde Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) yıllardır süregelen tahvil alım politikasından ani geri çekilmesi yer alıyor. BOJ şu anda Japonya devlet tahvillerinin %52’sine, yani yaklaşık 4,1 trilyon dolarlık bir büyüklüğe sahip. Bu büyüklük, piyasada fiyat oluşumunu bozarken yatırımcı güvenini de zedeliyor. Japonya’nın toplam borcu 7,8 trilyon dolara ulaşmış durumda, bu da ülkenin borç/GSYH oranını %260’a taşıyarak ABD’nin iki katına çıkarmış durumda. 2025’in ilk çeyreğinde GSYH %0,7 daralırken, TÜFE enflasyonu nisan ayında %3,6’ya çıktı. Gerçek ücretlerde ise yıllık bazda %2,1’lik bir düşüş görüldü. Tüm bu veriler Japonya ekonomisinde stagflasyon riskini artırıyor.
Bu kırılgan tablo, Bitcoin’e olan talebi de yeniden gündeme getirdi. Özellikle Japonya ve İngiltere’de yükselen tahvil getirileri ve piyasalardaki risk algısı, yatırımcıları alternatif varlıklara yöneltiyor. Yatırımcıların düşük faizli Japon Yeni ile borçlanıp yurt dışında yüksek getirili varlıklara yöneldiği “carry trade” stratejisi, Japonya’da faizlerin yükselmesiyle baskı altına girdi. Bu durum, küresel piyasalarda riskten kaçış eğilimini tetikleyebilir
Bitcoin ise bu ortamda bir kez daha “güvenli liman” rolüyle öne çıkıyor. Bitwise Avrupa Araştırma Başkanı Andre Dragosche ve BlockTrends’ten Cauê Oliveira, tahvil volatilitesiyle Bitcoin talebi arasındaki korelasyonun arttığını belirtiyor. Birçok büyük yatırımcının tahvillerden Bitcoin’e doğru portföy rotasyonu yaptığı ifade ediliyor.