Bitcoin’in en dikkat çekici özelliklerinden biri sınırlı arz mekanizması. 2009 yılında Satoshi Nakamoto tarafından tasarlanan bu sistemde toplam arz yalnızca 21 milyon adetle sınırlı. Bu sınırlama, dijital çağda merkez bankalarının sürekli genişleyen para arzına karşı bir alternatif sunmayı amaçlıyordu. 2025 yılı itibariyle bu 21 milyonluk arza oldukça yaklaşılmış durumda. Zincir verilerine göre yaklaşık 19,8 milyon BTC çoktan kazıldı, yani toplam arzın %94,6’sı şu anda dolaşımda veya cüzdanlarda tutuluyor.
Arz azaldıkça değer artar mı?
Bitcoin protokolü her 210.000 blokta bir yani yaklaşık dört yılda bir blok ödülünü yarıya indiriyor. Bu “halving” adı verilen süreç, yeni BTC üretimini zamanla azaltıyor. İlk çıktığında madencilere blok başına 50 BTC veriliyordu. Bu ödül zamanla 25, 12,5, 6,25 derken, Nisan 2024’te gerçekleşen son halving ile 3,125 BTC’ye düştü. Bu düşüş, yeni Bitcoin’lerin piyasaya giriş hızını azaltarak potansiyel arz şokları yaratmak için yapılıyor. 2035’e kadar bu döngüyle toplam arzın %99’u tamamlanacak ve geriye kalan BTC’lerin tamamlanması 2140 yılına kadar sürecek. Bu da sistemin ne kadar uzun vadeli ve öngörülebilir olduğunu gösteriyor.

Kayıp Bitcoin’ler: Gerçek arz daha da az
Teknik olarak 19,8 milyon BTC kazılmış olsa da hepsi erişilebilir değil. Blok zincir analiz şirketleri, yaklaşık 3 ile 3,8 milyon BTC’nin artık erişilemez olduğunu bildiriyor. Bu da erken dönem cüzdanların hareket etmemesi, özel anahtarların kaybedilmesi, unutulan şifreler ve hayatını kaybeden kullanıcıların varislerinin cüzdanlara erişememesi gibi nedenlerle açıklanıyor. En bilinen örneklerden biri, Satoshi Nakamoto’ya ait olduğu düşünülen ve bugüne kadar hiç hareket etmeyen yaklaşık 1,1 milyon BTC’lik cüzdan. Bu durumda toplam arzın yaklaşık %15 ila %18’i kalıcı biçimde dolaşımdan çıkmış durumda.
Bitcoin dijital altın mı?
Arzın sabit ve erişilebilen kısmının sınırlı olması Bitcoin’in değer önerisinin temel taşlarından biri. Bu yönüyle sıkça “dijital altın” benzetmesi yapılıyor. Altın her yıl yaklaşık %1,5 ile %2 arasında artarken, Bitcoin’deki yeni arz oranı her halving döngüsünde yarıya düşüyor. Üstelik altın geri dönüştürülebilirken, Bitcoin’de kaybolan BTC’ler geri getirilemiyor. Bu kıtlık psikolojisi, zamanla talep artarsa Bitcoin’in fiyatını yukarı taşıyabilecek yapısal bir temel oluşturuyor. Yine de bu potansiyelin ne zaman ve ne ölçüde gerçekleşeceği hâlâ belirsiz.
Ödüller düşüyor, zorluk artıyor
Arzın büyük kısmı kazılmış olsa da madencilik devam ediyor. Öte yandan blok ödülünün azalması, madenciler için gelir baskısı yaratıyor. Bu durum özellikle küçük ve kâr marjı düşük madenciler için sorun teşkil ediyor. Ağı koruyan hash rate’in sürdürülebilirliği, madencilik donanımlarının verimliliği ve enerji maliyetleri burada belirleyici faktörler olarak öne çıkıyor. Bugüne dek sistem her halving sonrası zorluk ayarlamasıyla dengeyi sağlamayı başardı, ama uzun vadede madencilerin ana gelir kaynağının işlem ücretlerine kayması bekleniyor. Bu da ağ üzerindeki kullanım yoğunluğunun artmasını gerektiriyor.
Sürdürülebilirlikte yeni dönem
Bitcoin’in enerji tüketimi yıllardır tartışma konusu. Buna karşılık son veriler, bu alanda da değişim yaşandığını gösteriyor. Cambridge Üniversitesi’nin araştırmasına göre, Bitcoin madenciliğinde sürdürülebilir enerji kullanımı %52,4’e ulaşmış durumda. 2022 yılında bu oran %37,6 idi. Kömür gibi fosil yakıtların payı azalırken, doğalgaz, hidroelektrik ve rüzgar enerjisinin oranı artıyor. Özellikle Kuzey Amerika’da faaliyet gösteren madencilik şirketleri, kamuoyu baskısı ve yasal düzenlemelere bağlı olarak yenilenebilir enerjiye yöneliyor. Bu da Bitcoin ağının çevresel etkisinin zamanla azalabileceğine dair umut veriyor.
Fiyat dinamiklerinde arzın ötesindeki etkenler
Bitcoin’in fiyatı sadece arz miktarıyla belirlenmiyor. Talep, regülasyonlar, makroekonomik ortam, kurumsal benimseme oranı, teknolojik gelişmeler ve küresel krizler gibi faktörler de büyük rol oynuyor. Örneğin 2020’deki kurumsal yatırımcı ilgisi ve 2021’deki boğa koşusu, arzda önemli bir değişim olmaksızın fiyatlarda ciddi yükselişler yaratmıştı. Aynı şekilde 2022’deki regülasyon belirsizlikleri ve borsa iflasları da piyasada büyük düşüşlere neden oldu. Yani arz tarafındaki veriler önemli olsa da fiyatın yönü çok daha fazla değişkenin etkisi altında şekilleniyor.
%94’ü kazıldı ama hikâye yeni başlıyor
Bitcoin arzının %94’ünün kazılmış olması önemli bir dönüm noktası olsa da bu veri tek başına yeterli değil. Gerçek arzın ne kadar olduğu, gelecekte ne kadar BTC daha kazılabileceği, madencilik ekonomisinin sürdürülebilirliği, enerji dönüşümü, kayıp BTC’lerin etkisi ve piyasa psikolojisi gibi birçok faktör Bitcoin’in geleceğini şekillendirmeye devam edecek. 21 milyonluk bu dijital para, azalan arzıyla birlikte kıtlık hissini artırırken, yatırımcılar ve geliştiriciler için yeni soruları da beraberinde getiriyor. Bitcoin’in hikâyesi, arzın tamamı kazıldığında değil, kıtlığın ekonomiyle nasıl etkileşeceği noktasında yeniden yazılmaya başlayacak.