Türkiye’nin en dikkat çeken borsa dönüşümlerinden birine imza atan Safebit’in Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ahmet Onur Yeygün ile markalaşma sürecinden regülasyonlara, coin listelemeden Web3 ekosistemine kadar birçok başlığı konuştuk. Bitci’nin ardından Safebit’in nasıl daha kurumsal, şeffaf ve kullanıcı odaklı bir yapıya dönüştüğünü ve hedeflediği yeni vizyonu bu röportajda tüm ayrıntılarıyla dinledik.
1. Kısa bir süre önce marka ismi değişikliğine gittiniz. Buradaki temel amaç neydi? Neden Safebit?
Bitci oldukça yorulmuştu, esas motivasyon da buydu. Türkiye’de kurulan ilk borsalardan biriydi, kendi coini ve blok zinciriyle öne çıkmıştı. Hatta dünyada ilk F1 kripto sponsorluğunu yapan borsa olarak bilinir: McLaren, Brezilya Milli Takımı... Bu alanda Chiliz’le lider konumdaydı fakat sonrasında yanlış kararlar alındı.
Bitci aslında çok lokal bir markaydı, Bodrum merkezliydi. Lokal yerlerde insan kaynağı da sınırlı olur. Bu işi yeterince bilmeyen bir ekiple ilerlemeye çalışıldı. O dönemde vizyon sahibi ve bilgi birikime sahip tek kişi Çağdaş Çağlar’dı ama onun da ulaşabileceği insan kaynağı sınırlıydı ve bu sektörün bu kadar büyüyeceği öngörülememişti. Başarılı dönemlerin etkisiyle, işlerin her zaman iyi gideceği düşünülerek hareket edildi. Ayrıca zamanla borsa, kendi coinine çok bağlı hale geldi ve bu da Bitci’yi daha da yıprattı. Sonuçta Çağdaş Çağlar çıkış yapmak istedi ve şirketin yatırımcılarından Seyfi Şahin’e gidildi.
Seyfi Bey, işin nereye evrileceğini bilen biriydi ve şirketin tamamını satın aldı. Bu noktada da yeniden markalaşma süreci başladı. Bitci bir sprinter gibiydi, kısa vadede koşup yaşamaya çalışan bir yapıdaydı. Safebit ise bir maratoncu; sakin, sağlam adımlarla ilerleyen, kurumsallığı önceleyen ve buna yatırım yapan bir yapı. "Safebit" adı da hem Seyfi Bey'den, hem de öne çıkarmak istediğimiz güvenli marka imajından geliyor.
2. Safebit’i diğer borsalardan ayıran temel fark nedir?
Öncelikle, en şeffaf borsa olduğumuzu düşünüyoruz. Bizim birinci önceliğimiz güven. Türkiye’de rezerv kanıtlarını paylaşan tek borsa biziz (Nansen). Safebit yaklaşık 250 işlem çiftine sahip, yüksek hacimli bir borsa. En iyi tahtaların bizde olduğunu iddia ediyorum. Şu anda global coinlerde en yüksek tahta derinliği bizde. Bu alanda ciddi bir likidite yaratmaya çalışıyoruz. Bir diğer farkımız da ulaşılabilir olmamız. Kullanıcılar ekibimdeki herkese her zaman ulaşabilir. Her hafta bir yatırımcımızı ofisimize davet ediyoruz, birlikte oturup sohbet ediyoruz. Sokakta gördüklerinde selam veriyorlar. Yerimiz belli, yurdumuz belli. Bir hayalet gibi değiliz, gerçekten buradayız. Bodrum, Maslak ve Fenerbahçe'de ofislerimiz var. Üstelik Fenerbahçe ve Bodrum’daki ofislerimizin üzerinde "Safebit" tabelası da yer alıyor. Gören girip sohbet edebiliyor. Bugün kaç borsa adını tabelasına yazar?
Butik kalmak istiyoruz. İşlem hacmimiz on katına çıksa bile yine butik kalacağız. Türkiye'de şu anda pazar payımız %3 ile %5 arasında, hedefimiz önümüzdeki yıl bu oranı %15’e çıkarmak.
3. Safebit olarak yasal uyumluluk konusunda nasıl bir yol izliyorsunuz?
Gelecek her türlü kurala tamamen hazırız. Lisans almak dışında başka bir motivasyonumuz yok. Zaten sektör sadeleşiyor, sayının 20 civarına düşmesi bekleniyor. Şu anda son elemeler yapılıyor. Bizim bu maratonu koşacak hem ciğerimiz hem de gücümüz var. Seyfi Şahin’in yatırımı sayesinde finansal gücümüz de sağlam. Her gün “SPK’dan bu akşam bir şey yayınlanabilir.” diyerek hazırlıklı bekliyoruz. Her türlü regülasyon senaryosunun simülasyonu elimizde mevcut. Ayrıca bizden daha hızlı TL çekimi yapan başka bir borsa yoktur. Safebit'ten bankanıza para ulaşma süresi ortalama 5-6 saniye. Bunun için ciddi emek harcıyoruz. Kullandığımız API altyapısı çok kaliteli ve bankalarla ilişkilerimizi güçlü tutuyoruz.
4. Coin listeleme süreci nasıl işliyor? Hangi kriterleri önemsiyorsunuz?
Elbette müşterinin riskini önemsiyoruz, riskli ürünleri konusunda hassasiyet gösteriyoruz ama nihayetinde karar kullanıcıya aittir, kimseyi kontrol edemeyiz. Bu nedenle riskli ürünleri de listeliyoruz. Memecoin projeleri, düşük hacimli coinler ve Türkiye’de kolay erişilemeyen ürünleri listelemekteyiz. Üstelik Türkiye’de en hızlı listeleme yapan borsa olduğumuzu iddia ediyoruz. Mesela Türkiye'de Trump'ı ilk listeleyen borsa bizdik. Çünkü biz kendi likiditemizle bu riski alıyoruz. Tabii ki dışarıdan projeler gelip, kendi likiditelerini gönderiyorlar ama Trump'un projesi için kendisiyle görüşemezsiniz. O yüzden biz riskimizi alıp, Trump duyurulduktan sonraki birkaç saat içerisinde listeledik.
Türkiye’de ilk launchpool uygulamasını da biz başlattık. Bu yöntemle kullanıcılar dolar faizinin üstünde gelir elde etti. Şimdi de borsamızın kendi tokenı olan Safecoin ile yeni bir launchpool süreci başlattık. Safecoin stake eden kullanıcılar, yeni listelemelerden airdrop kazanıyor. Elbette belli risk kriterlerimiz var. Bu oranı aşmayan projeler listelenebiliyor. Projelerin cüzdan yapılarına ve ekip paylarına bakıyoruz. Cüzdanlar şeffaf mı? Likidite koyabilecek güçte mi? Koyduğu likiditeyi ilk üç ay çekemeyeceğini taahhüt ediyor mu? Sonrasında da minimum likidite seviyesini koruyacağına dair sözleşme alıyoruz. Bu yüzden dava açtığımız projeler de oldu. Müşterilerimizi korumak en büyük önceliğimiz.
5. Kripto piyasası için 2025 sonuna kadarki öngörüleriniz nelerdir?
Şu anda çok açık bir gerçek var: Piyasada para yok. Projeler ne kadar katlansa da alıcı bulamadıktan sonra bunun pek bir anlamı kalmıyor. Sadece gelişmekte olan ülkelerde değil, ABD gibi merkez ekonomilerde bile para yok. Böyle bir ortamda sermaye, altın ve dolar gibi güvenli limanlara yöneliyor. Türkiye’de faiz %50’lere ulaştı. Bu durumda büyük yatırımcıların kriptoya girmesi zor. Sadece küçük yatırımcı, örneğin asgari ücretli yatırımcı kriptoya girebilir.
Piyasanın canlanması için faizlerin düşmesi, nakit akışının artması, gayrimenkul satışlarının hızlanması ve kredilere erişimin kolaylaşması gerekiyor. 2021’de %0,60 faizle kredi veriliyordu, o dönemde paraya ulaşmak çok kolaydı. Şu an tam tersi bir durum var. Bu nasıl değişir? Önce Amerika para basar, faizleri düşürür, para önce risksiz varlıklara yönelir, oradan elde edilen kazançla riskli varlıklara geçilir.
Ben Bitcoin’i bu denklemden ayrı tutuyorum. Yıl sonunda 140 bin doları göreceğini düşünüyorum. Üç yıl içinde 500 bin dolar, on yıl içinde birkaç milyon dolara ulaşabilir.
6. Türkiye’de Web3 ekosisteminin gelişmesi için sizce en çok neye ihtiyaç var?
En çok ihtiyaç duyulan şey eğitim. İnsanlar daha Web2’yi yeterince bilmiyorken Web3’ü nasıl öğrensin? Bu sadece Türkiye’ye özgü değil. Kullanım kolay olmadığı sürece DeFi gibi alanlar yaygınlaşamaz. Şu anda sadece çok küçük bir azınlık, belki üniversite öğrencileri bu sistemleri kullanıyor. Kullanıcıların cüzdan bağlaması, transfer yapması, DEX’lerde işlem yapması hâlâ çok karışık. Türkiye için bu süreçler fazla detaylı. İnsanlara sadece "al" ve "sat" butonları gerekiyor. Cüzdan kurulumundaki yedekleme kelimelerini unutan çok fazla kişi var. Safebit’te “şifremi unuttum” trafiğini görseniz şaşırırsınız. Türkiye’de kripto okuryazarlığı gerçekten çok düşük.