Teknoloji ve girişimcilik ekosistemi artık yalnızca Silikon Vadisiyle sınırlı değil, dünya genelinde yüzlerce şehir, inovasyon yarışında söz sahibi olmak için rekabet ediyor. Bu karmaşık dinamiği anlamlandırmaya çalışan en kapsamlı çalışmalardan biri StartupBlink’in her yıl yayımladığı “Global Startup Ecosystem Index” raporu.
2025 tarihli yeni rapor, 1.000’den fazla şehir ve 100’den fazla ülkeyi; startup sayısı, başarı düzeyi, altyapı kalitesi ve iş dostu ortam gibi kriterler üzerinden analiz ediyor. Girişim yoğunluğu, yatırım potansiyeli, küresel bağlantılar ve sektör çeşitliliği gibi ölçütler üzerinden şehirler sıralanıyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da teknoloji ekosistemlerinin bölgesel dağılımı, küresel ekonomik eğilimlerle doğrudan örtüşüyor.
Bu yılın dikkat çeken verilerinden biri ABD’nin şehir bazlı liderliğini korumasına rağmen Avrupa ve Asya şehirlerinin hızla yükselişe geçmesi. Özellikle ikinci kademe şehirlerde yaşanan atılımlar, küresel girişimcilik ağının giderek daha dengeli bir yapıya büründüğünü gösteriyor. Raporda Tel Aviv, Singapur, Lizbon ve Tallinn gibi şehirlerin yükselişi, inovasyonun artık coğrafi olarak daha dağılmış olduğunu teyit ediyor.
Raporda en yüksek skoru açık farkla ABD elde ederken, Birleşik Krallık ve Kanada onu takip ediyor. İsrail, Fransa ve Almanya gibi ülkeler ilk 10’da yer alarak inovasyon performanslarını koruyor.
Peki bu tablo içinde Türkiye nerede? Rapora göre Türkiye’nin 2025 itibarıyla nasıl konumlandığını hangi şehirlerin öne çıktığını ve hangi dikeylerde potansiyel barındırdığını detaylarıyla inceledik. İşte Türkiye’nin girişmcilik haritası.
Türkiye’nin girişimcilik haritasında yükselişi
StartupBlink raporuna göre Türkiye, 2024’teki 40. sıradan bir basamak yükselerek 2025 yılında küresel girişimcilik endeksinde 39. sıraya yerleşti. Avrupa genelinde 23., Doğu Avrupa’da ise 6. sırada bulunan Türkiye, %7’lik görece düşük büyüme oranına rağmen ilk 40’ta tutunmayı başardı.
2024 yılı boyunca Türkiye’deki girişimlere toplamda 594,8 milyon dolarlık yatırım yapıldı. Ülkede halihazırda unicorn statüsüne ulaşan üç girişim yer alıyor. Ayrıca Türkiye sosyal ve eğlence odaklı startup’larda küresel düzeyde 27. sırada konumlanıyor.
Şehir bazında ekosistem dağılımı
Türkiye’nin ilk 1.000’e giren altı şehri arasında İstanbul açık ara önde. Şehrin toplam puanı, ikinci sıradaki Ankara’nın tam 8,8 katı. Bu durum ülke genelinde girişimcilik faaliyetlerinin büyük ölçüde İstanbul’da yoğunlaştığını gösteriyor.
İstanbul, 2022’den bu yana süregelen istikrarlı yükselişiyle ilk kez küresel sıralamada ilk 50’ye girmeyi başardı. Yüzde 20’yi aşan büyüme oranı, İstanbul’un bölgesel değil küresel bir oyuncuya dönüştüğünü gösteriyor. Ancak Avrupa sıralamasında Tallinn’in hızlı çıkışıyla bir sıra gerileyerek 12.’liğe, Doğu Avrupa’da ise 3.’lüğe yerleşti. Oyun kategorisinde ise İstanbul, dünya genelinde 7., Avrupa’da ise 2. sırada. Dream Games’in başarısı da bu sıralamayı destekliyor.
Ankara, yüzde 30’u aşan büyüme oranıyla 89. sıraya yükselerek Avrupa’da ilk 100’e giren şehirlerden biri. Şehir, özellikle siber güvenlik alanındaki çıkışıyla dikkat çekiyor.
İzmir ise yüzde 70’i aşan oranla Türkiye’nin en hızlı büyüyen startup merkezi. İzmit ilk kez küresel sıralamaya girerken Bursa ve Eskişehir gibi şehirlerde de kayda değer hareketlilik gözleniyor.
Unicorn’lar ve ekosistemi taşıyan oyuncular
Türkiye’nin girişimcilik ekosisteminde öne çıkan bazı girişimler, yalnızca başarı hikâyesi olmanın ötesinde küresel ölçekte marka etkisi yaratarak ekosistemin görünürlüğünü artırıyor. İstanbul merkezli Getir, hızlı teslimat alanında kısa sürede unicorn statüsüne ulaşarak Türkiye’nin en bilinen teknoloji girişimlerinden biri haline geldi. Yine İstanbul çıkışlı olan Insider, kişiselleştirilmiş pazarlama teknolojileri geliştirerek uluslararası pazarlarda güçlü bir büyüme performansı sergiledi. Mobil oyun sektöründe faaliyet gösteren Dream Games ise Avrupa’daki oyuncu kitlesi arasında büyük bir başarı elde ederek küresel çapta tanınırlık kazandı.
StartupBlink tarafından ekosistem şampiyonu olarak gösterilen bu üç şirketin skorları 587 ile 709 arasında değişiyor.
Potansiyeli sınırlayan faktörler
Raporda Türkiye’nin yetenekli ve vizyoner girişimciler barındırdığı vurgulanıyor. Ancak hukuki altyapıdaki zayıflıklar, regülasyon belirsizlikleri, ekonomik dalgalanmalar ve dış göç baskısı ekosistemin hızla ölçeklenmesini engelliyor.
Bununla birlikte, Türkiye’de girişimcilik yapısı dirençli kalmayı sürdürüyor. Getir’in kısa süreli decacorn oluşu, Peak Games’in unicorn’a dönüşmesi, Dream Games’in küresel pazardaki yeri ve Papara’nın Rebellion’u satın alarak fintech’te unicorn statüsüne ulaşması bu direncin somut göstergeleri arasında.
Kamu desteği ve üniversite kaynaklı girişimcilik
Rapora göre kamu sektörü, girişimcilik alanındaki potansiyelin farkında. İstanbul ve İzmir Kalkınma Ajansları şehir bazlı politika ve destek modelleri geliştiriyor.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın da vurguladığı gibi “Turcorn 100” programı, unicorn adayı girişimleri desteklemeyi hedefliyor. Program; mentorluk, finansal destek, hızlandırıcı programlara erişim gibi araçlarla girişimcilerin uluslararası sahneye çıkmasını kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Buna paralel olarak başlatılan Tech Visa programı ise yurt dışından girişimci çekmeyi ve beyin göçünü tersine çevirmeyi hedefliyor. Türkiye’de startup kurmak isteyen yabancı girişimciler için daha kolay erişim vaat ediyor.
ODTÜ ve İTÜ gibi teknik üniversiteler, teknokentleri üzerinden erken aşama girişimlere önemli destek sunmaya devam ediyor. Peak Games ve Paraşüt gibi girişimler, bu altyapının başarısını temsil ediyor.
Bölgesel merkez olma hedefi
StartupBlink’in değerlendirmesine göre Türkiye, Avrupa, Asya ve Orta Doğu arasında köprü işlevi gören bir konumda. Güçlü mühendislik altyapısı ve genç nüfus avantajı ile Türkiye, bölgesel bir girişimcilik merkezi olma potansiyeli taşıyor.
Topluluk yapısı da bu potansiyeli destekliyor. Hello Tomorrow Türkiye, Webrazzi Summit ve Teknofest gibi etkinlikler, ekosistemin iletişim gücünü artırıyor. Bu etkinlikler yatırımcılarla etkileşim, yeni teknolojilerin sergilenmesi ve küresel görünürlük açısından stratejik bir rol üstleniyor.
Rapora göre eğer kamu politikaları uzun vadeli destek sağlayabilir ve yerel ekosistemler istikrara kavuşursa, İstanbul’un MENA bölgesinde lider bir merkez olması yalnızca bir hedef değil, ulaşılabilir bir gerçeklik haline gelebilir.